11 Aralık 2014 Perşembe

SARELLE REKLAMINDAKİ HAMİLE KADIN

Bu reklamın hala yayınlandığına inanamıyorum. Hem "siz ne yerseniz bebeğiniz de onu yer" diyorlar hem de hamile kadına kaşık kaşık kakaolu fındık ezmesi yedirerek kötü örnek olup özendiriyorlar. Bu reklamlar yapılırken bir bilene danışılmıyor mu? Kim kabul ediyor mesela hamile bir kadının; içi şeker ve bilimum katkı maddesi dolu fındık ezmesini kavanoz kavanoz yemesi fikrini? Bunu kabul eden işveren hiç mi çekinmiyor tepkilerden? Bu ürünün hedef kitlesi kim mesela çocuklar mı, yetişkinler mi, hamileler mi?

Hamilelik döneminin özellikle beslenme açısından ne kadar hassas bir dönem olduğunu bilmiyor olamazlar. Ama para her şeyden önemli tabi. Çocuklarımızın hayatlarına daha doğmadan sızmanın peşindeler. Ana-babalar, çocuklarımızı daha sağlıklı nasıl besleriz diye çırpınırken, sosyal medyada, gazete ve dergilerde hamilelerin ve çocukların beslenmesine dair doğrular paylaşılıp daha çok annenin bilinçlenmesine çalışılırken, sırf çocuklar görüp özenmesin diye marketlerde çikolata şeker reyonları türlü oyun ve numaralarla es geçilirken TV'lerde dönen reklamlara bak. Tıpkı Koton Kids reklamında olduğu gibi bu reklamı da oldukça rahatsız edici buluyorum. Erdil Yaşaroğlu'na bayılırım ama böyle bir projeye nasıl olur vermiş anlayamadım. Reklamdaki hamile kadın kendi eşi, karnındaki bebek karakterler de kendi çizgileri... Fakat hiç olmamış. neden mi? Madde madde gidelim:

1. Kakaolu fındık ezmesi denilen şey içinde bol miktarda şeker, ne idüğü belirsiz "yasal" yağlar ve katkı maddeleri barındırır. Evet içeriğindeki bileşenler son derece yasaldır, bir hükümet, bir şirket için yasal ama bir anne için asla değil.

2. Bu tip besin değeri düşük yiyeceklere abur cubur denir ve hamilelere önerilmez.

3. Aslında çocuklara da önerilmez. Çocukların bu tip "junk" besinlerle tanışması sonsuza dek engellenemese de ne kadar geç tanışırsa o kadar iyi diye düşünüp, sağlam bir beslenme temeli atmaya çalışmak daha doğru bir yaklaşım olurdu. 

4. Bu reklamı izleyen başka hamilelerin de aşermesini sağlamakla kalmayıp, hamile bir kadına kaşık kaşık yedirerek durum meşrulaştırılmaya çalışılmış. Ayrıca hamilelik şekeri olan ve bebeğinin sağlıklı doğabilmesi için katı bir diyet uygulamak zorunda olan anne adayları için ekstra zor bir durum bu reklamı izlemek. 


5. Hamile kadının karnındaki bebeğin kordonu çekerek daha fazla Sarelle istemesi korkunç itici, manipülatif ve kötü niyetli. Her ne kadar sevimli çizgi film karakterleri de olsalar, aslında ordakinin daha dünyaya özlerini açmamış masum bir bebek olduğu düşünüldüğünde özür dilerim ama midem bulanıyor.

6. Reklam fikri de hiç yaratıcı değil, kusura bakmayın. OLMAMIŞ.



 Şu da ilginizi çekebilir: KOTON KIDS REKLAMI OLMAMIŞ

10 Aralık 2014 Çarşamba

NEFİS BİR YAZI: HAVYAR, PANTOLON, AYAKKABI, PEYNİR

Bugün sosyal medyada Sunay Demircan'ın bir yazısına denk geldim. Toplum olarak farkındılağımızın artması ve sağlığımızı tehdit eden bu "yasal" uygulamaların son bulması için daha fazla bilmek, daha fazla öğrenmek ve karşı çıkmak zorundayız. Tüketmeyerek, almayarak, sorup sorgulayarak... Buyrun okuyun...




*  *  *
Geçen gün bir marketin balık reyonunda gördüm.


Bilenler bilir, havyar (siyah) kutusu tipiktir.
Baktım, Rusça ve Kiril harflerinin taklidi İngilizce 'chaviar' yazıyor kapakta.
Bir de mersin balığı resmi. Altında da, "original product of Russia"yazmışlar.
Karadeniz’de mersin balıklarını bitirdik şükürler olsun.


Ruslar, Azeriler ve İranlılar uyanıklık yaptılar, Hazar Denizi'nde balığı yakalayıp ameliyatlayumurtasını alıp, balığı geri bıraktılar.


Biz Türk usulu çalıştık, balığı da, yumurtayı da yedik. (Hatta yumurtlama erginliğine gelmemiş balıkları da yedik).


Kavanozdan gördüğüm kadarıyla siyah inci taneleri parlıyor, tıpkı havyar. Satıcıya sordum, "bu mersin balığı havyarı mı?", "evet abi"dedi. "Neden ucuz?""Rusya'dan geliyor abi, Hazar havyarı". Kavanozun altındaki etiketi de okumalı. Derin bilgiler var orada. İçindekiler: Okyanus balık bulyonu (uskumru), Tuz, Zeytinyağı, Pektin E211, Sodyum benzoat. E202, Potasyum Sorbat, Doğal renk E153.
Muhteşem, değil mi? Sen uskumruyu al, parçala, minik toplar yap, siyaha boya, koruyucu kimyasallarla harmanla ve elaleme "doğala özdeş haavyar"diye kakala. Satan adamın haberi yok. 


Baktım markette zencefilli gazoz da var, ithal etmiş büyüklerimiz,sağ olsunlar. İçinde zencefil var mı? Yok. Aroması da, rengi de yapay. Ama kendisi doğala özdeş.

Bizim bir çiçekçi var, serada karanfil ve gül yetiştiriyor. Satmadan önce üstlerine koku sıkıyor. Doğala özdeş gül! Zavallı bülbül!

Kayseri'nin en ünlü mantıcısına götürdüler, Kaşıkla diye bir yer. 'Yer' demek doğru değil, entegre tesis mübarek. Bir kapıdan 80 kilo giren, diğer kapıdan 100 kilo çıkıyor. "En iyi Kayseri mantısı burada" Aldım iki kutu, eve getirdim koydum dondurucuya. Bir ay sonra yemeğe kalktık, baktık mantı acılaşmış. Niye ki? Et mi bozuldu? Etin bozulması mümkün değil, çünkü et yerine soya kıyması kullanıyorlar, içinde et olan mantı neredeyse kalmadı.
Acılık içindeki azot gazından geliyor. Raf ömrü uzasın diye paketlenme aşamasında azotu basmışlar mantıya. Doğala özdeş!


Bir bilgi daha:
O, mantının raf ömrü uzasın diye içine konan azot gazı zamanla gıda zehirlemesine yol açıyor. Bunların hepsi doğayla özdeş gazlar. Onlara "gıda gazı" diyorlar. Azot gazı da, oksijen de istenmeyen durumlarda inert atmosfer oluşturarak gıdaların kısa sürede bozulmasını önlüyor. Mesela, taze etlere de oksijen gazı veriyorlar ki, hep taze, kıpkırmızıgörünsün raflarda. Yasal bunlar, girin internete "gıda gazı" diye yazın, görün neleryediğinizi.

Markete üzüm gelmiş. Kırmızı, iri, dipdiri şeyler. Erik gibiler maşallah! Nereden geliyor bunlar? Şili'den. Şili mi? Evet! Kaç gündür buradalar? 3-5 gün oldu. Düşünün, Şili'nin bir köyünde topluyorlar bunları. Uzun yolculuklar sonunda bizim kasabaya kadar geliyor. Bir süre bizim manavda bekliyor. Alıyorsun eve getiriyorsun, evde de 3-5 gün daha, bana mısın demiyor. Hala kütür kütür. İyi ama, nasıl?

Şahane şeyler var, adına ilaç diyorlar. Üzümlere verilen bu ilaçlardan birinin etiketindeki faydaları sayalım mesela: Dane büyüklüğünü arttırır,Dane ağrılığını arttırır,Dane şeklini daha düzgün olarak değiştirir, Tam olgunlaşmadan daneye parlak sarı yeşil rengini verir, Dayanıklı ve dirençli kabuk sayesinde hasat ve hasat sonrası olabilecek yaralanmalar en aza iner, hastalıklara direnç katar, Kullanım dozu yükseldiğinde sofralık üzümlerde hasadı geciktirir. Raf ömrü uzar.


Nedir bu?


Sitokinin. Büyüme hormonu.

Bakın şu şansa ki, sitokinin insanda da aynı işe yarıyor. Sonra anneler şikayet ediyorlar "ee benim çocuk erken kıllanıyor!" Bu dünya böyle hanım abla, sen üzümü alırken kıllanmazsan, çocuğun kıllanır. 
Adana'da çiftçilerle çalışıyoruz. Yaz güneşi altında soğutması olmayan tankerle süt topluyorlar mandıralara. Şöföre soruyorum "Bozulmuyor mu bu sıcakta süt?" "Abi, tankere iki bardak hidrojen peroksit döküyorum, akşama kadar bir şey olmuyor." Hidrojen peroksit dediği şey kadınların saçlarının rengini açmak için kullandıkları bir kimyasal. Çok kötü değil, sadece canlıları öldürüyor. Süte koyunca bütün bakteriler ölüyor, geriye bozulacak bir şey de kalmıyor. Doğala özdeş süt!

Bu anlattıklarımın hepsi yasal.


Temel problem şu ki: İnsan doğa ilişkisi değişti. İnsan yeni bir doğa kurgusu yaptı, kendini doğanın dışına aldı, doğayı alınır-satılır mal yaptı, sentetikleştirdi ve tüketime sundu. Hal böyle olunca, insan kendinin doğal bir varlık olduğunu unuttu. (Beşer işte, unutacak elbet)
İnternetten pantalon, ayakkabı, peynir, arkadaş ve sevgili edinmeyi marifet bildi. Optik kabloların sunduğu hayatı da hayat bildi.İnsan artık bu! Doğala özdeş!

Direnmek lazım.
Bakkalı, manavı, kasabı, süpermarkete karşı korumak lazım. Semt pazarlarını kullanmak, pazarcı esnafıyla dostluk kurmak lazım. Hijyen, reklam, ambalaj illizyonuna teslim olmamak lazım. Bir de, son moda "Doğal ürün - Yöresel ürün pazarı" adıyla işin cılkını çıkartanlara karşı uyanık olmak lazım. 


Ama en önemlisi, ara sıra doğaya çıkıp, derin derin nefes almak lazım.
Dilerim ki, Tanrı toprak ana ile gök babanın evladı olduğumuzu hatırlatmak için çok acı çektirmez.

Sunay Demircan

* * * 


Sunay Demircan Kimdir?


Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden mezun olan Sunay Demircan, Pancar Ekicileri Kooperatifi’nde başlayan iş hayatını Doğal Hayatı Koruma Derneği, ardından da GAP İdaresi’nde sürdürdü. Avrupa Birliği desteği ile yürütülmekte olan Sivil Toplum Geliştirme Programı (STGP) yöneticisi ve Sivil Toplum Geliştirme Merkezi Derneği’nin kurucu üyesi. 2008 yılından beri Samsun'un Bafra ilçesinin, Koşuköyü'nde yaşıyor ve çiftçilik yapıyor.

Kaynak: http://www.bugday.org/portal/haber_detay.php?hid=813













13 Kasım 2014 Perşembe

0-2 Yaş Montessori Aktivitelerimiz...

İtalya'nın ilk kadın doktoru ünvanına sahip (1896) Maria Montessori'nin çocukları gözlemleyerek geliştirdiği; "sınırlar içinde özgür bırakma" mantığıyla (gerçek hayattaki gibi) çocukların, davranış, dikkat, el becerisi, algılama gibi duyusal konularda gelişmesini, kendi kendine yetebilmesini, eğlenirken öğrenmesini ve özgüven sahibi insancıklar olmasını hedef alan bir eğitim sistemi Montessori Eğitimi... 

Her anne gibi ben de kızımın gelişimi için doğruyu, güzeli yapmak, ona hayat yolculuğunda rehber ve iyi bir örnek olmak istiyorum. Montessori eğitiminin çocukların zihinsel ve ruhsal gelişimine büyük katkısı olacağına inanıyorum ve minik meleğimle evde keyifli aktiviteler yapmaya çalışıyorum. Daha önce karton kolileri nasıl değerlendirdiğimden bahsetmiş, çerden çöpten bile oyuncak yaptığımızı söylemiştim. (BURDAN okuyabilirsiniz.) 

Evdeki tabak, çanak, tepsi, poşet, tuzluk çer çöp, kap kaçak, bir şekilde  oyuncağa dönüşebiliyor bizim için. Küçük çitlembiğimin (19 aylık) "Oyun oynamaya hazır mıyıııız?!!" cümlesini duyar duymaz; koşarak sandalyesini salonun ortasına getirmesinden, masasının üzerini boşaltıp heyecanla gertireceğim oyunu bekleyişinden evde türetilen oyunları ne kadar sevdiği çok net anlaşılıyor...

Mesela çok sevdiklerinden biri, etkinliklerin olmazsa olmazı; duyusal şişeler... Yapımı gayet basit. Pet şişelerin içine evdeki pullardan, boncuklardan, simlerden, iplerden, ambalaj kağıtlarından, renkli keçelerden doldurup ister sulu, ister kuru, ister yağlı, dilediğiniz gibi yapabilirsiniz... Çok keyifli.

7-8. aylardan beri ilgimizi çeken ve hala oyuncak rafımızda duran, ara ara çıkarıp oynadığımız oyuncaklarımızdan. (7. ay)





Tabi biraz farklı bir tarzda... :) (19. ay)







Sürpriz yumurtaların içinden çıkan plastik kutuların içine değişik sesler çıkaracak şeyler koyduk. Makarna, maş, buğday, pirinç, tuz, incik, boncuk, kum, çakıl... Erken aylarda elinde salladıkça çıkan değişik seslerle çok eğlendik. İleriki aylarda da içinde ne olduğunu tahmin etme oyunu kurmak için kutuları saklıyorum.  Bu oyuncak; kapakların açılma ihtimali nedeniyle tehlikeli sınıfında bir oyuncak bana göre. Kesinlikle yetişkin gözetiminde oynanmasını tavsiye ederim. (17. ay)






Plastik yün iğnesine makarnaları geçirdik. Hiçbir etkinliği tek başına yapmıyor ama bu da sivri ve yutulabilecek objeler içerdiği için asla yalnız bırakılmadan yapılacak aktivitelerden. Olur da telefon/kapı çalar, ortamdan ayrılmanız gerekirse mutlaka önce malzemeleri kaldırın sonra odadan ayrılın. (17. ay)





Mandal sökme oyunu... Çok keyifli olabilirdi ama mandalların yayları çok sert geldiği için mandalları açmaya gücümüz yetmedi. Bu oyunu daha sonra tekrar denemek için erteledik. (19. ay)




Süngerle su aktarma... Eller buruşana kadar oynadık, suyu çok seviyoruz... (18. ay)




Kepçeyle su aktarma... (18. ay)




Bardaktan bardağa aktarma... (18. ay)





Hangisi daha büyük? Sorusunun cevabıyla tamamlanan renk kulesi... (18. ay)





Şönilleri makarna süzgecine geçirdik... (18. ay)





Şönilleri kıvırıp top yaptım ve tabanına kağıt havlu serdiğim ekmek sepetine koydum. Şoset çorap askısını iple bir çubuğa bağlayarak yaptığımız oltayla şönilleri tek tek avladık. Bu oyun konsantrasyon, dikkat ve el becerisi gerektiren bir oyundu ve minişim o kadar sevdi ki eve her gelen kişi için ayrı ayrı oynayarak show yaptı... (18. ay)





Şöniller bolca oyun türetilebilecek bir malzeme, bu defa da tellere doladığımız şönilleri sökmeye çalıştık. Baya bir süre oynadık. Çocuğun bir oyun veya oyuncakla uzun süre zaman geçirmesi/geçirebilmesi hem kendi gelişimi için hem de çoğu zaman saçını bile tarayacak fırsatı bulamayan bir anne için çok önemli :)  (18. ay)





Nohutları önce elle sonra kaşıkla aktardık. Dünya için küçük ama bizim için dev gibi bir adım oldu bu. Onun kaşık kullanarak nohut aktarmasından daha zor bir şey varsa o da, bu çabalamayı görüp müdehale etmeden sabırla beklemekti... İçimdeki "el atma" hissiyatına engel olmak için büyük savaş verdim ve o savaşı miniğim kazandı. O güne kadar ben yemeğini yedirirken o da kendi kaşığı ile tabağın içindeki yemekle oynar, ağzına götürmeye pek cesaret edemezdi. Fakat bu aktarım çalışmasından hemen sonra, kendi kendine yeme denemelerine başladı... Ve 2. günün sonunda artık yemeğini kendisi yiyordu. Bu gelişimi görmek çok güzel. (18. ay)






Bu eva puzzle parçaları 12'li paketler halinde satılıyor ve her bir diliminde birbirinden farklı ve basit (en fazla 2 parça) hayvan figürleri var, hem üzerindeki hayvanlar hakkında konuşup özelliklerini öğrenmek, hem de parçaları birleştirmeye çalışıyoruz. Yazın balkona serip üzerinde oynuyoruz, şişme havuzumuzun altına kaymaz zemin olarak da kullanıyoruz. (19. ay)






Yaptığımı yapabilir misin? oyunu... Mavi çizgi bana ait, kırmızılar pıtırcığıma... (18. ay)




Tel şehriyelerden kirpi yaptık... (18. ay)





Renkleri gruplamaya çalıştık... Kırmızıda iyiyiz... (18. ay)





Önceden işaret koyduğum strafora kürdanları saplayıp boncuk dizdik. Sonra hepsini tek tek söküp, kürdanları ve boncukları ait oldukları yerlere koyduk. (19. ay)




Daha önce tel şehriyeden kirpi yapmıştık, kürdanlar kirpi çağrışımı yaptı sanırım ki bana kirpi yapmak istediğini söyledi (işaret diliyle) bir de kirpi yaptık. (19. ay)


Bu tip tehlikeli materyalleri sayıyla getirip sayıyla götürüyorum, size de bunu tavsiye ederim. Toplarken kürdanlardan biri masanın çıtasına sıkışmıştı mesela,  saymasaydım eksik olan kürdanı farketmeyebilirdim. 



2 renkli oyun hamuru ile pipet renklerini eşleştirerek basit renk gruplaması yaptık. İçlerinden çay karıştırma çubuğu geçirdik. (19. ay)





Cevizleri önce elimizle yumurta kabındaki yuvalara yerleştirdik ve topladık, sonra aynı işlemi bir kez de kaşıkla yaptık. (19. ay)





Kendi yemeğini kendi yeme, oyuncaklarını toplama, kendi çöp poşetini kapıya kadar taşıma, kendi dişini kendi fırçalama, elini yüzünü yıkama, kullandığı eşyaları aldığı yere koyma, eve gelen 15 lt cam damacanayı yuvarlayarak mutfağa götürme (kesinlikle abartmıyorum, bu işi kimseye bırakmaz), evde/parkta yerde bulduğumuz çöpleri çöp kutusuna atma (kuru yaprakları bile) gibi günlük yaşam becerilerimize çanta klipslerini açıp kapamayı da ekledik. (18. ay)







Bu da sabırsızlıkla beklediğim "O AN"ın resmi... İlk anlamlı resmimiz. Çizdiği şeyin ne olduğunu sorduğmda eliyle balık işareti yaptı. Tesadüf olmadığını anlamak için balığın ağzını sordum. Kırmızıya boyayarak ağzını gösterdi... Gözlerim doldu... (19. ay)






Yapışkanlı evalardan kesip hazırladığım surat çalışması... İnanılmaz eğlenceli zaman geçirdik, en kısa zamanda farklı versiyonlarını da yapacağım. (20. ay)





Renk gruplama çlışmamız... Eh, fena olmadı. (19. ay)




Şekilleri yerlerine oturtma... (19. ay)





Yılbaşı Ağacı süsleme etkinliği... (20. ay)





Bu da oyun hamuruyla yaptığımız ilk anlamlı çalışma... Bir Cİİ Cİİ!! (civ civ) (20. ay)




Bazı oyunlar çok seviliyor ve zaman zaman tekrar oynanıyor. Oltayla balık yakalama bunlardan biri... (20. ay)




Bundan 4 ay önce açamaya gücümüzün yetmediği mandallarla yeniden denediğimiz oyun. (23. ay





3 ay önce renk guruplaması denediğimizde pek başarı gösterememiştik. Fakat bugün kendi kendine renkleri ikişerli guruplar yapması ve o renklere benzer objeler getirip eşleştirmesi bizim için bir dönüm noktası oldu. (20. ay)





Bu gelişimin akabinde hemen eğlenceli bir renk kitabı aldım. Renkli çıkartmaları yapıştırmak çok keyifli ve pekiştirici bir oyun oldu bizim için. (20. ay)




Ve böylece "renkler" konusunu da başarıyla tamamlamladık. Üzerimizdeki kıyafetlerin renkelerine uygun boya kalemlerini yan yana getirmek özel zevklerimizden biri oldu. (20. ay)









Şunlar da ilginizi çekebilir:









30 Ekim 2014 Perşembe

Bayat Ekmekleri Değerlendirme Yolları

Biz ki yere düşen ekmeği 3 kere öpüp başımıza koyan bir milletiz ama gel gör ki ekmek biraz sertleşse, taze olanı yemek isteriz. Taze olanı yiyip diğerini iteledikçe iteleriz... Nereye doğru? Mesela çöpe doğru iteleriz. 

Ekmeğe "nimet" diyen bir toplumun, 2013 yılı verilerine göre, günde 5 milyon adet ekmeği, (evet günde!) çöpe atması hakkında ne düşüneceğimi bilemiyorum.

Oysa ekmek bayatlasa da besin değerini ve lezzetini kaybetmez. Yumuşaklığını kaybeder ki bayat bir ekmeği tekrar yumuşatmak da sert haliyle kullanmak da mümkündür... 


Bayat ekmekleri değerlendirme yöntemlerinden bahsetmeden önce belki de ekmek israfını önlemek için neler yapabileceğimizden ve ekmeği tazeyken nasıl saklamamız gerektiğinden konuşmalıyız. Çünkü sadece ekmeği doğru saklayarak bile tazelik süresini bir nebze uzatmış oluruz.


Ekmek İsrafını Azaltmak İçin Neler Yapabiliriz?

- Sadece ihtiyacımız kadar ekmek satın almalıyız.

- Ekmeği poşette ağzı kapalı saklamalıyız.

- Uzun sürede tüketmemiz gerekiyorsa tüketeceğimiz kadarını ayırıp, geri kalanı poşetleyerek derin dondurucuda saklamalıyız.


Ekmeğin tazeliğini daha uzun süre koruması için neler yapılabilir?



- Ekmeği tahtadan yapılmış bir ızgara üzerine koymak küflenmesini engeller.

- Ekmeklerin hava almayan bir torbada saklanması taze kalma süresini uzatır.

- Ekmekler ekmek kutusunda küfleniyorsa, ekmek kutusu 15 günde bir sirkeli suyla silinmelidir.

- Ekmek kutusuna, küçük bir kabın içinde tuz koymak, ekmeklerin daha uzun süre taze kalmasını sağlar.

- Ekmek kutusunun içerisine soyulmuş bir patates veya elma koymak da ,ekmeğin tazeliğini uzun süre korumasına yardımcı olur.



Peki Bayat ekmekleri nasıl değerlendirebiliriz?

- Bayat ekmekleri değerlendirmenin yolları saymakla bitmez... Bunlardan en en en çok uygulananı bayatlamış ekmeklerin küp küp kesilip, fırında kıtır kıtır hale getirilip çorbaların yanında çorba kıtırı olarak kullanılması veya bu kıtırların rondoda çekilerek köftelere galeta unu yapılmasıdır. Buzlukta haftalarca, aylarca saklanabilir. (Ekmekleri kıtırlaştırmadan rondoda çekmeyi denemeyin, aleti bozarsınız, tarafımdan tecrübe edilmiştir. :) )

- Bayat ekmeğin üzerine biraz su serpip folyoya sararak 5-10 dakika fırında bekleterek taptaze olması sağlanabilir.
 
Bir başka yöntem ise; bir tencerede biraz su kaynatmak ve suya değmeyecek şekilde tencerenin üzerine süzgeç oturtup, bayat ekmek dilimlerini bu süzgeçte kapağını kapatarak birkaç dakika bekletmek.

- Bayat ekmeklerden tatlıların altına çok güzel zemin yapılabilir.

Bayat ekmekleri dilimleyip, şerbetleyerek ekmek tatlısı yapabilirsiniz.

- Bayat ekmekler dilimlenip üzerine çeşitli soslar sürülerek fırınlanabilir.

- Islatılarak kuşlara yem olarak verilebilir.


Bayat ekmekleri değerlendirme yolları ve bu ekmekler kullanılarak yapılabilecek yemekler; evdeki malzeme çeşitliliği ve hanımların yaratıcılıkları düşünülürse ne saymakla, ne de anlatmakla biter. Ben yine de fikir vermesi için bulduğum yemek tariflerini paylaşacağım. Katkılarınızı beklerim...



Bayat Ekmekli Pratik Tarifler 


Beşamel Soslu Ekmek
Bayat ekmekleri ufak ufak doğrayıp tepsiye yerleştiriyoruz. Üzerine beşamel sos ve onun üzerine de kaşar peyniri koyup fırına veriyoruz, üzeri kızarıncaya kadar pişiriyoruz.

Bayat Ekmek Kızartması
Bayat ekmeği ince ince dilimleyip üzerine biraz miktarda süt serpiyoruz ve kızgın yağda bir yüzünü kızartıyoruz, sonra çevirip üzerine domates ve taze kaşar peyniri koyuyoruz. Peynirler erimeye başlayınca biraz kekik ve karabiber serpip, sıcak sıcak servis yapıyoruz. 


Yumurtalı Bayat Ekmek
Bir kabın içine 2 tane yumurta, beyaz peynir,(kaşar da olabilir), zeytinyağı ve istediğimiz baharatları koyup 1 küçük domates rendeliyoruz. Bunları iyice karıştırdıktan sonra bayat ekmek dilimlerinin üzerine bolca sürüp, pul biber serpip üzeri kızarana kadar fırında veriyoruz. (Bu karışım çok çeşitli kombinasyonlarla denenebilir.)

Bayat Ekmekli Tirit
Bayat ekmekleri fırında iyice kızartıyoruz, fırından çıkar çıkmaz üzerine sıcak halde et suyu döküyoruz. Ekmekler suyu iyice çekince üzerine etleri yayıp, biraz sulandırılmış ve çırpılmış yoğurtla sıvıyoruz. Zeytinyağında biraz pul biber kızdırıp yoğurdun üzerine dökerek servis edebilirsiniz. Bu tarif en sevdiklerimden biridir.

Kahvaltı Paparası
Anneannem çay paparası yapardı kahvaltılarda... Çayı bardak yerine yemek tabağına döküp, içine şekerini koyup şeker eriyene kadar karıştırıyoruz. Sonra küçük küpler halinde doğranmış bayat ekmekleri ekliyoruz. Üzerine de bolca beyaz peynir. Nefis ve oldukça doyurucu bir kahvaltı paparası.




Yumurtalı Ekmek Kızartması
6 yumurtayı çukur ve yayvan bir kaba kırın, üzerine biraz ilave edin. Yumurtaları çatalla karıştırın. Geniş bir tavaya sıvı yağ koyun. Bayatlamış ekmek dilimlerini yumurtaya batırıp arkalı önlü iyice bulayın ve kızgın yağda kızartın. 

Ekmek Kavurması
Bayat ekmek lokmalar halinde doğranır. Tencerede kızdırılmış yağ ile kavrulur. Ekmekler kavrulurken, 1 çay bardağı soğuk su, üzerine serpilir. İyice karıştırıldıktan sonra tencerenin kapağı kapatılıp 5 dakika pişirilir.

Papara
Bayat ekmekler, çukur bir kaba kuşbaşı doğranır. Halka halka doğranmış soğan, tereyağı veya zeytinyağında kavrulur. Ardından tuz ve su eklenip kaynatılır. Üzerine tulum peyniri dökülür. Bir süre ılımaya bırakıldıktan sonra çukur kaptaki ekmeklerin üzerine dökülür.

Ekmek Süpürgesi (Ankara dolaylarından bir tirit çeşidi) 
Bayat ekmek dilimlenip bir tepsiye yerleştirilir. Bir tencerede su kaynatılıp ekmek dilimlerinin üzerinde gezdirilir. Ardından sarımsaklı yoğurt dökülür. Son olarak da, bir tavada yağ ile kavrulan salça ve kırmızı pul biber karışımı gezdirilir.

Ekmek Oğması
Bayat ekmeklerin içi -istenirse, kabuğu ile birlikte- ufalanır; bir kapta eritilen tereyağına dökülerek kavrulur. Sonra üzerine bir yumurta kırılıp ekmek ufakları ile alt üst edilir. Ardından 1 bardak süt dökülüp yeniden karıştırılır. Çok hafif ateşte süt çekilinceye kadar bekletilir. Süt çekilince ateşten alınır; üzerine bir bez konularak demlendirilir. Ilınınca yenilir.

Yalancı Paça
Küçük küpler şeklinde doğranan soğan, tencerede, 1 yemek kaşığı tereyağı ile kavrularak pembeleştirilir. Üzerine salça ilâve edilerek eritilir. Dövülmüş 2 diş sarımsak, 1 limonun suyu, tuz, kırmızı toz biber ve et suyu katılır. Bayat ekmek küp şeklinde doğranarak tereyağında kavrulur. Kıtırlaşınca, çorba kâsesine doldurulan çorbanın üzerine dökülür.

Kalacuş
Bayat ekmek, küpler halinde kesilerek derin bir kaba konur. Kıyılmış soğan, tavada kızdırılmış margarin ile pembeleşinceye kadar kavrulur. Çalkanarak ayran kıvamına getirilen yoğurt ve su, yağ ve soğanın bulunduğu tavaya eklenir. Birkaç dakika kaynatıldıktan sonra, oluşan karışım derin kapta bulunan doğranmış bayat ekmeklerin üzerine dökülür. Kabın kapağı kapatılır. Bir süre ateşin üzerinde tutulduktan sonra hemen sofraya getirilir.

Ekmekli Omlet
4 dilim bayat ekmek küp şeklinde kesilip tereyağında kızartılır. 8 yumurta, 2.5 su bardağı süt, tuz ve muskat karıştırılıp, iyice çırpılır. Hazırlanan karışımdan 4 ayrı omlet pişirilir. Üzerine küp şeklinde doğranmış kızarmış ekmek ve küp şeklinde doğranmış domatesler koyulup ikiye katlanır.

Ekmek Karıştırması
Bayat ekmek lokmalar halinde doğranır. 3 yemek kaşığı margarin bir tencerede eritilir. Erimiş tereyağına kaşık ucu ile salça koyulur. Üzerine 3-4 yumurta kırılır; karıştırılarak pişirilir. Ardından karabiber serpilir. Doğranmış ekmekler ve maydanoz da eklenip kısık ateşte biraz karıştırılır. Tencerenin kapağı kapatılıp 6-7 dakika ekmekler yumuşatılır. Ekmek karıştırması, cacık veya salata ile yenilebilir.

Yumurtalı Ekmek Aşı
Bayat ekmek dilimleri küp şeklinde doğranıp fırında kıtırlaştırılır. Piyaz doğranmış soğan, bir tavada yarım çay bardağı sıvı yağ ile pembeleştirilir. 1 çorba kaşığı salça ve 1 çay bardağı su eklenip birkaç dakika kaynatılır. Doğranmış ekmekler, soğanlar ile karıştırılıp tavanın kenarlarına çekilir.Tavanın ortasına 2 yumurta kırılır. Üzerine tuz ve karabiber ekilir. Tavanın kapağı kapatılarak, yumurtaların pişmesi beklenir. 4 diş sarımsak dövülüp yoğurda katılır. Sarımsaklı yoğurt servis tabağına alınır. Üzerine, tavadaki pişmiş olan yumurtalı ekmek aşı, bozulmadan çıkarılır. 1 çorba kaşığı erimiş margarinde yeterli miktarda kırmızı pul biber hafifçe yakılır. Biberli yağ, yemeğin üzerine gezdirilir.

Ekmekli Ezme
2 dilim bayat ekmeğin kabukları kesilip alınır. Dilimler çukur bir tabağa koyulup üzerine soğuk su dökülür. 5 dakika sonra sudan çıkarılır; suyu süzülerek ufalanır. Ufalanmış ekmekler, 3 yemek kaşığı dövülmüş ceviz içi ve 2 diş dövülmüş sarımsak, 2'şer yemek kaşığı zeytinyağı, yoğurt, limon suyu ve
1'er çay kaşığı domates ve biber salçası iyice karıştırılır. Elde edilen karışım servis tabağına koyulur. Üzerine pul biber ekilir. Birkaç yarım ceviz ve maydanoz ile süslenir. 

Bayat Ekmek Köftesi
Bayat ekmek ıslatılır; el ile sıkılarak suyu süzüldükten sonra bir kaba alınır. 100 gr. kıyma, 1 baş soğan rendesi, kimyon, köfte baharı, tuz ile yoğrulup köfte şeklinde parçalara ayrılır. Köfteler kızgın yağda kızartılıp emici bir kâğıt üzerine çıkarılır. 

Peynirli Bayat Ekmek Köftesi
1 adet bayat ekmek, üzerine su serpilerek nemlendirildikten sonra ufalanır. İçine yarım kalıp sert beyaz peynir rendelenir; 1 demet maydanoz doğranır; 2 yumurta kırılır; 1 adet orta boy soğan rendelenir; tuz, köfte baharı ve pul biber katılır. Bu karışım yoğrularak köfte şeklinde parçalara ayrılır. Köfteler önce una, sonra çırpılmış yumurtaya, daha sonra galeta ununa bulanıp kızgın yağda kızartılır. Üzerlerine kürdan batırılarak servis edilir.

Dilim Pizza
Bayat ekmek dilimlerine tereyağı sürülür. Yumurta, beyaz peynir veya çökelek, maydanoz ve pul biber karıştırılıp ekmek dilimlerinin üzerine bolca sürülür. Bu karışıma küçük doğranmış domates ve sivri biber de eklenebilir. Dilimler, peynir pembeleşinceye kadar fırında kızartılır.

Bayat Ekmek Krebi
Akşamdan ufalanmış 1 su bardağı kadar bayat ekmeğinizi 1.5 su bardağı sütle ıslatın. Sabah, ıslanmış ekmeğin içine 2 yumurta, 2 yemek kaşığı zeytinyağı ve 1.5 çay kaşığı tuzu ekleyip çırpın. Üzerine 6 yemek kaşığı unu ekleyip yeniden çırpın. Klasik krep kıvamında olmalı. Çok az yağlanmış tavada arkalı önlü kızartın.

Pizza Dilimleri
Bayat ekmek dilim dilim kesilir, biraz yağ, biraz salça sürülüp üzerine isteğe göre kaşar, domates, zeytin, beyaz peynir konup fırında pişirilir.

Bayat Ekmekten Puding Tarifi
5 dilim bayatlamış köy ekmeğinin kenarlarını kesiyoruz ve iç kısımlarını alıp küp küp doğruyoruz. Doğradığımız ekmekleri fırın tepsisine koyuyoruz, önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında kızartıyoruz. Karıştırma kabına 1 litre sütü döküyoruz, 3 yumurta kırıyoruz. 1 paket vanilyayı, 1 çay kaşığı tarçını ve 1.5 su bardağı toz şekeri döküp çırpma teliyle iyice çırpıyoruz. Fırından çıkardığımız ekmeklerin ilk sıcaklığı çıkınca üzerine karışımı gezdirerek döküyoruz. Tekrar fırına koyarak pişiriyoruz. İyice pişene kadar bekliyoruz, eğer tam pişmemiş olursa yumurta kokabilir. Fırından çıkarınca dilimleyerek servis ediyoruz. 

Bayat Ekmekten Tarator Tarifi
5 dilim bayat ekmeği rendelendikten sonra tavada 1 çay bardağı zeytinyağı ve 2 diş sarımsak ile soteleyin. Hazırlanan bu karışım soğuduktan sonra 500 gr. süzme yoğurt ile karıştırın. Üzeri için rendelenmiş bayat ekmekleri ve dereotunu karıştırıp süsleyin.